Yapım
tarihi tam belli olmayan ancak Davud Paşa Sarayı olarak adlandırdığımız alanda
Davut Paşa Sarayı ile aynı tarihlerde veya daha sonra buranın yeniden inşası
aşamasında Sultan III. Mehmed zamanında yeniden yapıldığı düşünülen hünkâr
kasrının kuzeybatısında Mehmed Paşa Köşkü olarak adlandırılan Sancak Köşkü yer
almaktadır. Bugün Otağ-ı Hümayun olarak adlandırılan Saray ve müştemilatı, XVII. yüzyıl
başlarından itibaren geniş bir alana yayılan pek çok yapıdan meydana
gelmekteydi. Bugün ise bu müştemilattan sadece Otağ-ı Hümayun ile birlikte Sancak
Köşkü denilen Mehmet Paşa Köşkü’nün harabesi ve çeşitli amaçlar için
kullanılan bazı yapı kalıntıları kalmıştır. Bu yapılar çeşme, su deposu,
fil ahırları, fırın, hamam, camii, hünkâr kasrı, sancak köşkü, kışla ve
Bizanslılardan kalma bir sarnıç ve dehlizlerden oluşmaktaydı. Sancak Köşkü veya diğer adıyla Mehmet Paşa Köşkü, bugünkü Yıldız Teknik Üniversitesi
Davutpaşa Kampüsü içerisinde bulunan en eski yapılardan birisidir.
Köşk çeşitli zamanlarda zarar görmesinden dolayı tamirat geçirmiştir. Tarihi tam net olarak tespit edemediğimiz bir keşif defterindeki bilgilere göre binanın tamiri için keşif yapılmıştır. Bu keşifler Osmanlı dönemi için rutin bir uygulamadır. Çeşitli tarihi eserler, camiler, köprüler, hanlar ve suyolları gibi yapılar zaman zaman tamir amaçlı keşfe tabi tutulurlardı[1]. 22 Kasım 1737 tarihli başka bir belgeden öğrendiğimize göre ise köşkle birlikte Davutpaşa sahrasındaki yapılar kapsamlı bir onarımdan geçmiştir. Bu belgeye göre köşkün güney cephesinde mermer bir havuzun varlığını da öğrenebiliyoruz. Yapı 19.00×12.70 metre boyutlarında inşa edilmiş olup üç cephesi altı metre genişliğinde bir revak ile çevrelenmektedir. Revakın çevresinin ahşap (meşe) direklerle çevrili olduğu belgede geçmektedir. Cephelerde gözlemlenen pencere gruplanmaları iç mekândaki düzenlemeleri dışa yansıtmaktadır. Çünkü aynı mekâna açılan pencereler aralarındaki küçük doluluklarla gruplanmış gibi görülürler. Farklı mekânlar arasındaki doluluk oranı ise diğerlerinin iki katıdır[2].
Köşk çeşitli zamanlarda zarar görmesinden dolayı tamirat geçirmiştir. Tarihi tam net olarak tespit edemediğimiz bir keşif defterindeki bilgilere göre binanın tamiri için keşif yapılmıştır. Bu keşifler Osmanlı dönemi için rutin bir uygulamadır. Çeşitli tarihi eserler, camiler, köprüler, hanlar ve suyolları gibi yapılar zaman zaman tamir amaçlı keşfe tabi tutulurlardı[1]. 22 Kasım 1737 tarihli başka bir belgeden öğrendiğimize göre ise köşkle birlikte Davutpaşa sahrasındaki yapılar kapsamlı bir onarımdan geçmiştir. Bu belgeye göre köşkün güney cephesinde mermer bir havuzun varlığını da öğrenebiliyoruz. Yapı 19.00×12.70 metre boyutlarında inşa edilmiş olup üç cephesi altı metre genişliğinde bir revak ile çevrelenmektedir. Revakın çevresinin ahşap (meşe) direklerle çevrili olduğu belgede geçmektedir. Cephelerde gözlemlenen pencere gruplanmaları iç mekândaki düzenlemeleri dışa yansıtmaktadır. Çünkü aynı mekâna açılan pencereler aralarındaki küçük doluluklarla gruplanmış gibi görülürler. Farklı mekânlar arasındaki doluluk oranı ise diğerlerinin iki katıdır[2].
Mehmed
Paşa Köşkü olarak belgelerde geçen Sancak Köşkü’nde, sefere çıkacak olan veya
seferden dönen ordu ile Sancak-ı Şerif’in hünkâr tarafından kabul ve uğurlama törenleri
yapılırdı. Sancak daha sonra merasimle köşkün arz odasına dikiliyordu. Padişahların
seferlerinde Otağ-ı Hümâyun Davud Paşa Sahrasında kurulur ve tuğlar buraya
dikilirdi. Serdar-ı Ekrem unvanı ile sadrazamın komuta edeceği seferlerde Sancak-ı
Şerif Davut Paşa sahrasında sadrazama teslim edilir ve yine muhteşem bir
törenle burada karşılanırdı[3]. Ordu sefere çıkacağı zaman merasim günü
Hırka-i Şerif Dairesi’nde Padişah tarafından Sadrazam’a teslim edilen Sancağ-ı
Şerif, Davutpaşa Sahrasına götürülür ve Sancak Çadırında veya Sancak Köşkü’nde
muhafaza edilirdi. Ordunun sefere çıkması için müneccim veya müneccim başı
tarafından en uygun saat ve zaman tayini yapıldıktan sonra ordu Sancak-ı Şerif
ile birlikte sefere uğurlanırdı. Ordunun seferden gelişinde Otağ-ı Hümayun ve
diğer çadırlar tekrar kurulur, tuğlar dikilirdi. Padişah, Sadrazamı çadırın
önünde karşılar ve ondan Sancağ-ı Şerifi alırdı. Daha sonra da Sadrazamı Otağ-ı
Hümayun binasında kabul ederek hediyeler verirdi. Sancak tekrar Sancak Köşkü’nde muhafazaya alınırdı.
Köşk
kare planlı bir büyük bir de küçük odadan oluşmaktadır. Aralarında bir geçit ve
abdesthane vardır. Büyük odanın Marmara’ya bakan bir çıkması, bir de ocak yeri
mevcuttur. Büyük odanın duvarlarının, kalan izlerden, zamanında çini kaplı
olduğu anlaşılır. Odanın tavanı çubuklu ve ahşap kubbeliydi. Köşkün üç tarafı
ahşap direklerden oluşan bir revakla çevriliydi. Revak muhtemelen II. Mahmud
zamanında yapılan tamirler sırasında ampir üslubunda tahtalarla kaplanmış,
ayaklar toksan tarzında başlıklarla süslenmişti. Bu direklerin önünde eskiden
perde olduğu ve direkliğin içinin halı ve sedirlerle döşenmiş olduğundan
direkliğin bir nevi sofa, işlemi görmüş olduğu ifade edilir[4].
Sedat Hakkı Eldem’in kaynak göstermeden bildirdiği, XVII.
yüzyıla ait olduğu tahmin edilen bir belgeye göre Dâvud Paşa Sarayı basit bir
biniş kasrının çok dışında tam bir saray müştemilatıydı. Kompleks içerisinde Hünkâr
Sofası, Vâlide Sultan Köşkü, Efendiler Odası, Haznedar Usta Odası, Kethüdâ
Kadın Dairesi, divanhânesi ve misafir odası, Dârüssaâde Ağası Odası, Mehmed
Paşa Köşkü, Has Oda Köşkü vardı. Yine Eldem’in bildirdiği, suyollarının
tamiriyle ilgili 1110 (1698-99) tarihli bir başka belgede ise sarayın ayrıca şu
bölümlerinin olduğunu anlıyoruz. Bu bölümler, Hünkâr Hamamı, Afîfe Sultan
Odası, Kethüdâ Kadın Matbahı, Ağalar Odası, Ağalar Hamamı, Hasekiler Dairesi,
Akağalar Dairesi, Silâhdar, Rikâbdar, Tülbend ağaları daireleridir. Eldem, bu
iki listede de anılan Mehmed Paşa Köşkü’nün Sancak Köşkü ile aynı bina olduğu
kanaatindedir. Onun soru işaretiyle kaydettiği Afîfe Sultan Dairesi ise IV.
Mehmed’in çok sevdiği gözdesi (belki de kadın efendisi) Afîfe Kadın’ın dairesi
olmalıdır.
[1] Başbakanlık Osmanlı Arşivi
(BOA), BOA, D.BŞM,BNE.d, 15905.
[2] BOA, C. SM, 160/8020.
[3] Selma Gül, “Davud Paşa Sahrası ve İçinde Yer Alan Başlıca
Yapılar”, Tarih ve Uygarlık İstanbul
Dergisi, S. 6, Aralık, 2014, s. 4..
[4] Gül, a.g.m., s. 4.