12 Haziran 2019 Çarşamba

Davut Paşa Sarayı / Otağ-ı Humayun

Yıldız Teknik Üniversitesi Davud Paşa Kampüs alanı içerisinde bulunan Otağ-ı Hümayun Fatih Sultan Mehmed ve II. Beyazid’e vezirlik yapan Davud Paşa tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra bir ara kullanılmayan bu alan Kanuni Sultan döneminde yeniden inşa edilmiştir. Bu eser 2011 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından aslına uygun bir şekilde restore edilmiştir.
Yapıldığı dönemde etrafında yer alan, duvarlarla çevrili ağaçlarla kaplı çok geniş bir alana yayılan sarayı oluşturan irili ufaklı çeşitli köşk, havuz, mescit, daire, hamam, hizmet binaları, ahır vb. yapılar zamanla ortadan kalkmıştır. Davud Paşa Sarayı kompleksinin içinde yer alan seferlerde padişahın konakladığı Hünkâr Kasrı, kaynaklarda Davud Paşa Kasrı, Davud Paşa Sarayı, Taş Köşk, Taş Kasır, ya da Otağ-ı Hümâyun olarak geçmektedir.
Ordunun sefere çıkacağı zaman Davud Paşa Sahrası’nda kurulan bu padişah çadırlarından sonra Davud Paşa tarafından kesme taştan inşa edilen ‘taş otağ’, zamanla sultanların evi gibi kullandığı bir yapı halini almıştır.
Otağ-ı Hümâyun’un anlamı ise genellikle “padişahlara ait büyük çadırlar” olarak geçer. Ortalama çadırlardan çok daha büyük, etekli ve süslü yapılan Otağ-ı Hümâyun ‘gezer saray’ olarak da nitelendirilmektedir. Rumeli’ne sefere çıkılacak ise ilk konaklanacak yer olan Davutpaşa’ya önce padişahın otağ-ı hümâyun’u ve serdâr-ı erkemin otağı kurulur ve burada yeniçeriler için ziyafet verilirdi.
Otağ-ı Hümâyun, ilk hareket noktası olan Davutpaşa Kışlası’na rikap ağaları ve şeyhlerin zikirleriyle getirilir, yeniçeri çadırları ve yeniçeri ağaları nezaretinde develerle otakçıbaşı, çadır mehterbaşı ve 400-700 mehterle götürülürdü.
İki katlı olarak inşa edilen yapı, üst katının kubbe alt katının kaburgalı tonozla örtülü olması ve kaburga kemerlerinin üst katın döşemelerine yansıması açısından ilgi çekicidir. Büyük divanhânenin çıkma kısmını örten kemer üzerine örülen tonozun benzerini Topkapı Sarayı III. Murad Köşkü’nde ve Kılıç Ali Paşa Camii alt kat mahfillerinde görmekteyiz. Divanhânenin içinde yer alan I. Ahmet tarafından yaptırılan oda çeşmesinin benzerini Topkapı Sarayı harem dairesi I. Ahmet kütüphanesi içinde görmekteyiz. 1608 tarihli bu çeşme üç yüzlü bir çeşme olmakla birlikte divanhanedeki çeşmeyle, form ve süslemeler açısından benzerlikler göstermektedir. Yine Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde de 1641 tarihli sekiz tane oda çeşmesi yer almaktadır. Bunlar da form açısından ve ayna taşındaki stilize istridye kabuğu süslemeleriyle benzerlikler gösterir. Hünkâr Kasrı’nın odalarında gördüğümüz pencere aralarına yerleştirilmiş mermer nişlerin benzerleri, Topkapı Sarayı Sünnet Odası, Revan Köşkü ve Bağdat Köşkü’nde mermer, çini ve ahşap olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu yapıda giriş sofası, divanhane, odalar, hizmet ve merdiven mekânları bulunmaktadır. Divanhane olarak da tanımlanan zemin kattaki büyük salon 10.48 x 10.51 m.lik ölçülere sahiptir ve üzeri kaburgalı manastır tonozuyla geçilmiş böylece ayaksız olarak mekânın üzeri örtülebilmiştir. Giriş holünün ve bunun üzerinde yer alan 1. kat holünün diğer yanında kalan odalardan II. Sultan Mahmud dönemine ait bir keşifte "tarafeynde iki yatak odası" olarak söz edilmektedir. Söz konusu bu odalardan zemin kat, güney girişinde yer alanına dışarıdan bir kapı ile ulaşılmaktadır. İç mekânlarla bağlantısı olmayan bu oda nöbet odasıdır. Yapı üzerindeki günümüze ulaşabilmiş olan izlerden yapının geçirmiş olduğu yapım ve onarım evrelerini izlemek mümkündür.
Yapının Abdülmecid döneminde 1850 yılında tekrar döşendiğini Cevdet Askeri 12998 numaralı vesikadan öğreniyoruz.[1]
Oysa tarihi belgelerin çoğunda padişah hamamından bahsedilmektedir. Kasır çevresinde bir kazı çalışması yapıldığı takdirde büyük olasılıkla hamam kalıntılarına rastlanacaktır. Yapıda merdivenlerin alt kata uzanan kolu ile ana salonun kapısının, üst katta ise merdivenin üst kata ulaşan kolunun tam karşısında büyük salonun bulunması iyi çözülmüş bir planlamayı göstermektedir. Zemin kata karşılıklı iki cepheden aynalı tonozla kapatılmış olan revaklardan girilir. İki cephe arasında uzanan 3.1 metre genişliğinde 10.95 metre uzunluğundaki koridor ana ve tali mekanları bölmektedir. Koridorun sağ tarafında 1.30 metre genişliğinde bir kapı ile girilen 10.85×10.32 metre boyutlarında kare formlu ana salon bulunur. İki tarafından dikdörtgen formlu 4’er pencereyle aydınlatılan bu salonda pencere aralarında duvar nişleri vardır. Bu duvar nişlerinden bir tanesinde yaklaşık 15 cm. boyunda çini görülmüştür.[2]
Otağ-ı Hümayun bahçesindeki çeşme
Otağ-ı Hümayun bahçesinde bulunan çeşmenin kitabesi.
Zellâl-ı cûd u lutfu Hazret-i Abdülmecîd Hân’ın
Çemen-zâr-ı riyâz-ı mülkü etdi sû-be-sû ihyâ
Sehâb-ı feyzinin her katresi bir çeşme-i hayvân
Yem-i ihsânının bir nebzesidir lücce-i deryâ
Çerâğ-ı hâsı sıhr-ı efhamı ser’asker-i zişân
Ki hem-nâm-ı Muhammed âsaf-ı Ekrem Ali Paşa
Suyun buldurdu cündün şehriyâr ol asafa el-hak
Bu havz u çeşmeyi yapdırdı hâkân-ı kerem-ferma
Sezâ her mevci bir mir’ât-ı Cem derlerse bu havzın
Revâ bu çeşmesâr ayn-ı hayâta etse istiğnâ
Görüp meh pârelendi reşkile emvâc-ı pür-tâbın
Becâ her mevci havzın dense bir evc-i bedr-ârâ
Hemîşe tâ ki deryâlar ol emvâcile cûş etsün
Yem-i zehhâr-ı şân u şevket-i şâh-ı cihân-pîrâ
Görünce âb-ı cevher-tâbın enseb evc-i tahsîne
Dü-târîh eyledim takdîm Nâfî’ neyyireyn-âsâ
Bu nev pınar u havzı şâh-ı dîn yapdırdı dil-ârâ
Süleymân-ı zamân yapdı bu havz u çeşmeyi a’lâ
                                                                                                                                1262



[2] https://www.altayli.net/kisla-mimarisi.html/4