Yıldız
Teknik Üniversitesi Davud Paşa Kampüs alanı içerisinde bulunan Otağ-ı Hümayun
Fatih Sultan Mehmed ve II. Beyazid’e vezirlik yapan Davud Paşa tarafından
yaptırılmıştır. Daha sonra bir ara kullanılmayan bu alan Kanuni Sultan
döneminde yeniden inşa edilmiştir. Bu eser 2011 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından aslına uygun bir şekilde restore
edilmiştir.
Yapıldığı dönemde etrafında yer alan, duvarlarla
çevrili ağaçlarla kaplı çok geniş bir alana yayılan sarayı oluşturan irili
ufaklı çeşitli köşk, havuz, mescit, daire, hamam, hizmet binaları, ahır vb.
yapılar zamanla ortadan kalkmıştır. Davud Paşa Sarayı kompleksinin içinde yer
alan seferlerde padişahın konakladığı Hünkâr Kasrı, kaynaklarda Davud Paşa
Kasrı, Davud Paşa Sarayı, Taş Köşk, Taş Kasır, ya da Otağ-ı Hümâyun olarak
geçmektedir.
Ordunun sefere çıkacağı zaman Davud Paşa Sahrası’nda
kurulan bu padişah çadırlarından sonra Davud Paşa tarafından kesme taştan inşa
edilen ‘taş otağ’, zamanla sultanların evi gibi kullandığı bir yapı halini
almıştır.
Otağ-ı Hümâyun’un anlamı ise genellikle “padişahlara
ait büyük çadırlar” olarak geçer. Ortalama çadırlardan çok daha büyük, etekli
ve süslü yapılan Otağ-ı Hümâyun ‘gezer saray’ olarak da nitelendirilmektedir.
Rumeli’ne sefere çıkılacak ise ilk konaklanacak yer olan Davutpaşa’ya önce
padişahın otağ-ı hümâyun’u ve serdâr-ı erkemin otağı kurulur ve burada
yeniçeriler için ziyafet verilirdi.
Otağ-ı Hümâyun, ilk hareket noktası olan Davutpaşa
Kışlası’na rikap ağaları ve şeyhlerin zikirleriyle getirilir, yeniçeri
çadırları ve yeniçeri ağaları nezaretinde develerle otakçıbaşı, çadır
mehterbaşı ve 400-700 mehterle götürülürdü.
İki katlı olarak inşa edilen yapı, üst katının kubbe
alt katının kaburgalı tonozla örtülü olması ve
kaburga kemerlerinin üst katın döşemelerine yansıması açısından ilgi çekicidir.
Büyük divanhânenin çıkma kısmını örten kemer üzerine örülen tonozun benzerini
Topkapı Sarayı III. Murad Köşkü’nde ve Kılıç Ali Paşa Camii alt kat
mahfillerinde görmekteyiz. Divanhânenin içinde yer alan I. Ahmet tarafından yaptırılan
oda çeşmesinin benzerini Topkapı Sarayı harem dairesi I. Ahmet kütüphanesi
içinde görmekteyiz. 1608 tarihli bu çeşme üç yüzlü bir çeşme olmakla birlikte
divanhanedeki çeşmeyle, form ve süslemeler açısından benzerlikler
göstermektedir. Yine Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde de 1641 tarihli
sekiz tane oda çeşmesi yer almaktadır. Bunlar da form açısından ve ayna
taşındaki stilize istridye kabuğu süslemeleriyle benzerlikler gösterir. Hünkâr
Kasrı’nın odalarında gördüğümüz pencere aralarına yerleştirilmiş mermer
nişlerin benzerleri, Topkapı Sarayı Sünnet Odası, Revan Köşkü ve Bağdat
Köşkü’nde mermer, çini ve ahşap olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu yapıda
giriş sofası, divanhane, odalar, hizmet ve merdiven mekânları bulunmaktadır.
Divanhane olarak da tanımlanan zemin kattaki büyük salon 10.48 x 10.51 m.lik
ölçülere sahiptir ve üzeri kaburgalı manastır tonozuyla geçilmiş böylece
ayaksız olarak mekânın üzeri örtülebilmiştir. Giriş holünün ve bunun üzerinde
yer alan 1. kat holünün diğer yanında kalan odalardan II. Sultan Mahmud
dönemine ait bir keşifte "tarafeynde iki yatak odası" olarak söz
edilmektedir. Söz konusu bu odalardan zemin kat, güney girişinde yer alanına
dışarıdan bir kapı ile ulaşılmaktadır. İç mekânlarla bağlantısı olmayan bu oda
nöbet odasıdır. Yapı üzerindeki günümüze ulaşabilmiş olan izlerden yapının
geçirmiş olduğu yapım ve onarım evrelerini izlemek mümkündür.
Yapının
Abdülmecid döneminde 1850 yılında tekrar döşendiğini Cevdet Askeri 12998
numaralı vesikadan öğreniyoruz.[1]
Oysa
tarihi belgelerin çoğunda padişah hamamından bahsedilmektedir. Kasır çevresinde
bir kazı çalışması yapıldığı takdirde büyük olasılıkla hamam kalıntılarına rastlanacaktır.
Yapıda merdivenlerin alt kata uzanan kolu ile ana salonun kapısının, üst katta
ise merdivenin üst kata ulaşan kolunun tam karşısında büyük salonun bulunması
iyi çözülmüş bir planlamayı göstermektedir. Zemin kata karşılıklı iki cepheden
aynalı tonozla kapatılmış olan revaklardan girilir. İki cephe arasında uzanan
3.1 metre genişliğinde 10.95 metre uzunluğundaki koridor ana ve tali mekanları
bölmektedir. Koridorun sağ tarafında 1.30 metre genişliğinde bir kapı ile
girilen 10.85×10.32 metre boyutlarında kare formlu ana salon bulunur. İki
tarafından dikdörtgen formlu 4’er pencereyle aydınlatılan bu salonda pencere
aralarında duvar nişleri vardır. Bu duvar nişlerinden bir tanesinde yaklaşık 15
cm. boyunda çini görülmüştür.[2]
Zellâl-ı cûd u lutfu Hazret-i Abdülmecîd Hân’ın
Çemen-zâr-ı riyâz-ı mülkü etdi sû-be-sû ihyâ
Sehâb-ı feyzinin her katresi bir çeşme-i hayvân
Yem-i ihsânının bir nebzesidir lücce-i deryâ
Çerâğ-ı hâsı sıhr-ı efhamı ser’asker-i zişân
Ki hem-nâm-ı Muhammed âsaf-ı Ekrem Ali Paşa
Suyun buldurdu cündün şehriyâr ol asafa el-hak
Bu havz u çeşmeyi yapdırdı hâkân-ı kerem-ferma
Sezâ her mevci bir mir’ât-ı Cem derlerse bu havzın
Revâ bu çeşmesâr ayn-ı hayâta etse istiğnâ
Görüp meh pârelendi reşkile emvâc-ı pür-tâbın
Becâ her mevci havzın dense bir evc-i bedr-ârâ
Hemîşe tâ ki deryâlar ol emvâcile cûş etsün
Yem-i zehhâr-ı şân u şevket-i şâh-ı cihân-pîrâ
Görünce âb-ı cevher-tâbın enseb evc-i tahsîne
Dü-târîh eyledim takdîm Nâfî’ neyyireyn-âsâ
Bu nev pınar u havzı şâh-ı dîn yapdırdı dil-ârâ
Süleymân-ı zamân yapdı bu havz u çeşmeyi a’lâ
1262
Çemen-zâr-ı riyâz-ı mülkü etdi sû-be-sû ihyâ
Sehâb-ı feyzinin her katresi bir çeşme-i hayvân
Yem-i ihsânının bir nebzesidir lücce-i deryâ
Çerâğ-ı hâsı sıhr-ı efhamı ser’asker-i zişân
Ki hem-nâm-ı Muhammed âsaf-ı Ekrem Ali Paşa
Suyun buldurdu cündün şehriyâr ol asafa el-hak
Bu havz u çeşmeyi yapdırdı hâkân-ı kerem-ferma
Sezâ her mevci bir mir’ât-ı Cem derlerse bu havzın
Revâ bu çeşmesâr ayn-ı hayâta etse istiğnâ
Görüp meh pârelendi reşkile emvâc-ı pür-tâbın
Becâ her mevci havzın dense bir evc-i bedr-ârâ
Hemîşe tâ ki deryâlar ol emvâcile cûş etsün
Yem-i zehhâr-ı şân u şevket-i şâh-ı cihân-pîrâ
Görünce âb-ı cevher-tâbın enseb evc-i tahsîne
Dü-târîh eyledim takdîm Nâfî’ neyyireyn-âsâ
Bu nev pınar u havzı şâh-ı dîn yapdırdı dil-ârâ
Süleymân-ı zamân yapdı bu havz u çeşmeyi a’lâ
1262